Ssosyal medya düzenlemesi ile ilgili bir son dakika haberi geldi. Sosyal medya için kanun teklifine yönelik Özlem Zengin açıklama yaptı. Zengin’in açıklamasının detayları araştırılıyor. Peki sosyal medya düzenlemesi maddeleri nedir?
Bütün dünyanın sosyal medya ile ilgili olarak yeni bir hukuk alanı arayışı içinde olduğuna dikkati çeken Zengin, her bir ülkenin de kendi hukukunda yeni düzenlemeler yaptığını dile getirdi.
Türkiye’nin belki buna da öncülük edeceğinin altını çizen Zengin, “Sosyal medya ile alakalı hukuk düzenlemeleri henüz standart bir hale gelmedi. Uluslararası hukukun tamamen gündemine girmedi. Belki de olması gereken şey, Türkiye’nin de öncülük edeceği çalışma, uluslararası hukuk anlamında yerleşik bir içtihadın, mevzuatın oluşmasına öncülük etmek.” ifadelerini kullandı.
Sosyal medyadaki ağ sağlayıcılarının büyük çoğunluğunun merkezinin yurt dışında olması nedeniyle iki konuda sorun yaşandığına işaret eden Zengin, bunları “mali konularda muhatap bulunamayışı, vergilendirme konusunda kendilerini özgür bir alan içinde hissetmeleri” ile “bireysel olarak hakların ihlali karşısında hukukun yeterli yaptırımı ortaya koyamaması” diye sıraladı.
Özlem Zengin, “Yapacağımız düzenleme, çok uluslu şirketlere, eğer burada var olmak istiyorlarsa, bizim ülkemizin bir hukuk nizamı olduğu ve bu hukuk nizamı içerisinde de hem idari hem mali hem de hukuki manada sorumluluklarının yerine getirilmesi gerektiği. Bu düzenlemenin en önemli amacı idari, hukuki ve mali olarak bir muhataplık teşkil etmek. Yaptığımız düzenlemenin ana kısmını bu oluşturuyor.” bilgisini verdi.
“BİR MUHATAPLIK OLUŞTURMAYA ÇALIŞIYORUZ”
Sosyal medyanın da eğer yeni bir hayat alanıysa insanların yapmış olduğu eylemlerin neticelerine katlanması ve sorumluluklarını hukuken almaları gerektiğinin altını çizen Zengin, “Sosyal medyadaki hakarete, küfüre, bu medya aracılığıyla yapılan bir tür tacize son vermeyi hedefliyoruz. Bu ismini bildiğimiz isimler için de böyle, ismini bilmediğimiz isimler için de aynı şey geçerli.” dedi.
Özlem Zengin, “5651 sayılı kanunu içerisinde yeni bir aktör oluşturuyoruz. Sosyal ağ sağlayıcı tanımı yapıyoruz. Bu sosyal ağ sağlayıcılarına, Türkiye’de bir merkez oluşturmalarını, bir temsilci belirlemelerini istiyoruz. Bununla hedeflediğimiz şey; soruşturmaya ve kovuşturmaya imkan verecek bir düzenleme yapacağız. En önemlisi bir muhataplık oluşturmaya çalışıyoruz.” şeklinde konuştu.
Zengin, Türkiye için hangi uygulamanın daha uygun olduğunu araştırıp, bunlardan yararlanarak bir çalışma yapmaya gayret ettiklerini dile getirdi.
SOSYAL AĞ SAĞLAYICILARINDAN BİR TEMSİLCİ OLUŞTURULMASI İSTENECEK
Kanun teklifi ile 5651 sayılı kanunun bazı maddelerine ilaveler ve değişiklikler getirdiklerini ifade eden Zengin, önce sosyal ağ sağlayıcısının ne olduğunun tanımlandığını, devamında da Türkiye’de günlük erişimi 1 milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılarına ilave sorumluluklar getirdiklerini anlattı.
Türkiye’de günlük erişimi 1 milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılarının bir temsilci oluşturulmasını isteyeceklerini aktaran Zengin, bunun bir gerçek kişi de tüzel kişi de olabileceğini ancak gerçek kişi olacaksa Türk vatandaşı olma zorunluluğu getirileceğini açıkladı.
Bu temsilcinin ilan edilmesini isteyeceklerini belirten Zengin, “Bu ilan yoluyla hem şikayetlerin oluşabileceği şeffaf bir mekanizma oluşturması bu yapıların hem de ilan edilen bu kişilerin adreslerinin, kimliklerinin belli olması, kendilerine bir tebligatın ulaşmasını mümkün kılmak. Birinci önceliğimiz bu.” diye konuştu.
Başkanvekili Zengin, 5651 sayılı kanunun 9 ve 9/a maddelerinde bir değişim yaptıklarını bildirerek, şöyle devam etti:
“Kişinin mahkemeye gitmeksizin, kendisinin kişilik haklarıyla ilgili bir ihlal olduğunu düşünüyorsa, özel hayatın gizliliğiyle alakalı bir ihlal yaşandığını düşünüyorsa bir başvuru mekanizması, bu temsilciye başvurmak. 48 saat içinde bu temsilciden bir cevap verilmesini bekliyoruz. Bu cevap olumlu da olabilir, olumsuz da olabilir. Olumsuz bir cevap olacaksa bunun muhakkak gerekçelendirilmesi gerekecek.”
Sosyal ağ sağlayıcılarına yapılan itirazlar, şikayetlerle ilgili başvurularda 6 aylık sürelerde bir raporlama isteyeceklerini vurgulayan Zengin, bu raporlamanın yapılmaması halinde yaptırımları olacağını söyledi.
YAPTIRIM SÜRECİ NASIL OLACAK?
Bu kullanıcıların verileri Türkiye’de bulundurmalarıyla ilgili teşvik etmek istediklerini anlatan Zengin, Türkiye’de verilerini bulundurmalarıyla alakalı bir adım atmalarını beklediklerini, bununla ilgili bir maddenin olduğunu belirtti.
Beş aşamalı bir yaptırım sürecinin olduğuna dikkati çeken Zengin, “Bizim birinci önceliğimiz, asla bu sosyal ağ sağlayıcılarının kapanması değil. Hayatımızdaki yerinin farkındayız. Ne kadar çok kullanımda olduğunun farkındayız. Ama bu manada özgürlüklerle, hak ve hukuk arasında bir denge kurmaya çalışırken, kademelendirilmiş bir yaptırım silsilesi var.” dedi.
Özgürlüklerle hak ve hukuk arasında bir denge kurmaya çalışırken kademelendirilmiş bir yaptırım silsilesi olduğunun altını çizen Zengin, şunları kaydetti:
“Kurum tarafından bu temsilcilik yerine getirilmezse 10 milyon lira idari para cezası verilecek kendilerine. 30 günlük bir bekleme süresi. 30 günlük bekleme bekleme süresi içerisinde yerine gelmezse bu defa 30 milyon liralık bir idari para cezası olacak. Üçüncü aşamaya geldiğimizde kurum başkanlığı tarafından Türkiye’de bulunan vergi mükellefi olan gerçek ve tüzel kişiler tarafından sosyal ağ sağlayıcılarına 3 aylık reklam vermeme yasağı getirilecek. Yeni bir reklam sözleşmesi yapamayacaklar. Mevcut sözleşmeler devam edecek ama 3 ay süreyle yeni reklam yapmalarına imkan verilmeyecek. Para transferi yapılmasına da aynı şekilde imkan verilmemiş olacak. Bu üç aşamayı Kurum Başkanı tarafından cezaların yaptırımı uygulanacak.
Dördüncü aşamaya geldiğimizde kurum başkanlığı Sulh Ceza Hakimliğine başvurabilecek. Hakime başvurulması halinde birinci aşamasında yüzde 50 bant daraltma, tekrar hayata geçirilmemesi halinde de 30 gün sonrasında tekrar Sulh Ceza Hakimliğine başvurarak bu defa yüzde 90 oranında bant daraltma cezası verebilecek mahkemeler. Mahkemenin bant daraltma kararını vermesini çok önemsiyoruz. Gerekirse illa yüzde 90 vermesi gerekmiyor, son başvurumda yüzde 50 ile yüzde 90 arasında mahkemenin bir takdir yetkisi olacak. Buradaki asıl amaç da bu mecraları kullanılamaz hale getirmek değil, tamamen sosyal ağ sağlayıcıları Türkiye’de bir temsilci getirmeye icbar etmekle alakalı bir durum. Bant daralma kararı verilirse erişim sağlayıcılar da 4 saat içerisinde bu kararı yerine getirmekle mükellef olacaklar.”
Zengin, sosyal ağ sağlayıcısı, bu yaptırımın gereği olan temsilciyi belirlerse para cezasının dörtte bir oranında tahsil edileceğini, reklam yasağının da ortadan kalkmış olacağını söyledi.
Kullanıcıların, kişilik haklarının ihlal edilmesi halinde temsilciye yazılı olarak başvuruda bulunacağını dile getiren Zengin, 48 saat içerisinde bir cevap gelmezse sosyal ağ sağlayıcısına 5 milyon lira tutarında ceza verileceğini bildirdi.
Sosyal ağ sağlayıcısının, 6 aylık periyotlarla istatistikleri yayınlamaması halinde 10 milyon lira tutarında bir idari ceza yaptırımın ortaya konacağını dile getiren Zengin, “Hukuka aykırılığı hakim veya mahkeme kararıyla tespit edilen sosyal ağ sağlayıcısında, ortaya çıkmış olan bir hak ihlalinin bildiriminden sonra 24 saat içerisinde içerik kaldırılmazsa, buradan doğan zararı kendisinin tazmin etmesi istenecek. O kişiye tazminatla alakalı bir dava açılmamış bile olsa ortaya çıkacak olan zararın tazmini, sosyal ağ sağlayıcısından istenebilecek. Buradaki hedefimiz, mahkeme kararlarının uygulanabilir hale getirilmesini sağlamak.” diye konuştu.
Zengin, 5651 sayılı kanunda verilebilecek tek bir karar türünün, erişimin engellenmesi olduğuna dikkati çekerek, “Erişimin engellenmesi verildiğinde, tamamına dair bir yaptırım ortaya çıkıyor. Bu sebeple bundan sonra verilebilecek kararlarda erişimin engellenmesi veya içeriğin çıkarılması kararı verilebilecek.” bilgisini paylaştı.
İlgilinin, kişilik haklarını ihlal eden bazı internet siteleriyle isminin ilişkilendirilmesinin engellenmesini talep edebileceğini dile getiren Zengin, yurt dışında bulunan muhataplarla alakalı olarak elektronik tebligatın mümkün olacağını söyledi.
Bu çalışmayla ilgili Komisyon üyeleri ve diğer siyasi partilerle temasları olacağını açıklayan Zengin, “Çok yoğun bir çalışma gerçekleştirdik. Cumhurbaşkanlığındaki arkadaşlarımız ile birlikte değerlendirdik. Buradaki birinci önceliğimiz, sosyal ağların hukuki bir zemin içerisinde varlığına devam etmesi. Hukuk olmadan özgürlüklerin var olması mümkün değil. Birinci önceliğimiz, sosyal ağ sağlayıcılarla alakalı olarak idari, mali ve hukuki anlamda bir muhataplık teşkil etmektir. Bu, bağımsız her ülkenin hakkıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin kendi egemenlik hakkından doğan en tabi şeyi hayata geçirdiğini, hukuki bir düzenleme yapacağını belirten Zengin, Komisyon safhasında müzakereler ve ilaveler olabileceğini söyledi.
“BU HAFTA KOMİSYON’A GÖNDERECEĞİZ”
TBMM’de “Dijital Mecralar Komisyonu” adı altında yeni bir komisyon kurulmasının bu teklifle alakasının sorulması üzerine Zengin, “Dilekçe Hakkı Komisyonu gibi düşünebilirsiniz. Bu konuya dair hak ihlalleri ile ilgili başvuruların takip edildiği bir komisyon olacak. Belki de bu kanunla Komisyonumuz, işleyişle alakalı süreci gözlemleyecek. Meclis, bu anlamda bir gözlemlemeye, şahitliğe ve gerekli uyarılara belki bir imkan verecek. Gerekirse başka düzenlemeler için bize fırsat verecek.” ifadelerini kullandı.
“Unutulma hakkının” siyasetçiler için de geçerli olup olmayacağına yönelik bir soruya Zengin, “Siyasetçiler için biraz daha iş zorlaşıyor. Artık tarihin malı olmuşsanız, yaşadığınız şeyler siyasi tarihin bir parçası haline gelmişse bunu ayırmak lazım. Burada kastedilen, asıl hakkı korunan sade bireysel vatandaşlarımız için geçerli.” cevabını verdi.
MHP’nin benzer bir yasa teklifinin olduğunun hatırlatılması ve Komisyon ya da Genel Kurul aşamasında birleştirme gibi bir durumun olup olmayacağına ilişkin bir soru üzerine Zengin, “Biz zaten birlikte çalıştık. Bu teklifimiz inşallah geçerli olacak. Beraber çalıştığımız bir kanun teklifi. Birlikte veriyoruz teklifi zaten. Ortak imza ile veriyoruz.” dedi.
Kanun teklifinin görüşülme takvimine ilişkin Zengin, “Ümidimiz, bu hafta Komisyon’a göndereceğiz. Önümüzdeki hafta yasalaşmasını bekliyoruz.” bilgisini paylaştı.
Kanun teklifinin adının “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” olduğunu açıklayan Zengin, teklifin 9 maddeden oluştuğunu belki bir ilave olabileceğini söyledi.
“TAZMİN KONUSUNDA SORUMLU OLACAK”
Sosyal medyada, yurt dışı kaynaklı hesaplardan yapılan hakaretlerin hatırlatılması üzerine Zengin, “Muhakkak ki temaslar olacak. Eğer yurt dışı hesaplardan yapılan bir şey varsa bu manada tebligatlar yapılacak. Tebligat için bir adres olacak. Biz, temsilcilikleri bunun için istiyoruz. Eğer bu içerikler kaldırılmazsa o zaman zaten eşit bir sorumluluk ortaya çıkıyor. Bu sosyal ağ sağlayıcısı tıpkı bu suçu işleyen gibi sorumlu olacağı için, bir tarafıyla da sosyal ağ sağlayıcısının sorumluluğu haline geliyor. Normal şartlar altında herhangi bir itiraz olmadığı takdirde sosyal ağ sağlayıcısı içeriklerden sorumlu değil. Fakat böyle bir itiraz geldiğinde, ister mahkeme kararıyla olsun ister muhatabın kişilik haklarına veya özel hayatın gizliliğine dair bir rahatsızlığı halinde başvurması durumunda, 48 saat içinde bir cevap verecek, sonra 24 saat içinde bunu kaldıracak. Eğer kaldırmıyorsa da kendisi de bu manada tazmin konusunda sorumlu olacak.” ifadelerini kullandı.
Devlet Bahçeli’nin “Sosyal medya terörü bir güvenlik sorununa dönüştü.” açıklamasının hatırlatılması ve “Siz de bu şekilde tariflendirebiliyor musunuz?” sorusu üzerine Zengin, şöyle konuştu:
“Tabii ki. Sadece Türkiye için değil dünya için de bu böyle. Bunun iki boyutu var. Bu mecralarda sanki suç işlemek bir özgürlükmüş gibi addediliyor. Ülkenizin güvenliğine ilişkin olarak, yapılan hakaretlerle ülkenizin devlet başkanına, sade vatandaşınıza ama en önemlisi de veri güvenliği ile alakalı bir sorun var. Veri güvenliğinde de Türkiye’den pek çok veri toparlanıyor. İnsanlar, kendileri isteyerek, iradi olarak veriyorlar. Ama neticesinde bu ortaya çıkan verilerden de hem güvenlik açısından hem de çok ciddi bir kar elde ediyor bu sosyal ağ sağlayıcıları. Hal böyle olunca bu manada bir düzenleme yapmamak mümkün değil, bir zaruret haline geliyor. Sayın Bahçeli’nin altını çizdiği şeyin bu olduğu kanaatindeyim. Bu kanunla beraber inşallah bu konuda önemli bir adım atacağız. Bu kadar dinamik olan bir süreçte, ihtiyaç halinde başka kanuni düzenlemelerimiz de olacak. 2007’de yaptığımız düzenlemenin bugün yetmediğini görüyoruz.”
Günlük olarak şikayet başvurularının 2-3 bin olması durumunda temsilciğin buna nasıl yetişeceğinin sorulması üzerine Zengin, “Bizim mahkemelerimiz, binlerce başvuru var, bunlarla baş ediyorlar. O zaman başvuruyla doğru orantılı sayıda insan çalıştırması gerekecek. Kastettiğimiz, bu kadar konuyla ilgili tek bir kişiden tabii ki hayatın olağan akışı içinde bahsedilemez. Bahsettiğimiz şey temsilcilik, yetkili isim anlamında bundan bahsediyoruz.” yanıtını verdi.
Sahte hesaplarla ilgili olarak Zengin, “Burada en önemli sorumluluk sosyal ağ sağlayıcısının bizatihi kendisine düşüyor. Bu yaptırımlar devreye girdiğinde kendiliğinden süreç, onları bu hesaplara doğru yönlendirecek.” dedi.
“Getirilen düzenleme, sosyal medya terörünü durdurmaya yeterli olacak mı?” sorusunu Zengin, şöyle yanıtladı:
“Biz bir adım atıyoruz. Bunu atarken de biz dengeli bir şey yaptığımızı düşünüyoruz. Olayın hacmiyle doğru orantılı bir adım attık. Eğer olanlar, ortaya çıkan tablo bizim düşündüğümüz şekilde bir sonuç almaya az gelirse o zaman daha fazla üzerine yoğunlaşırız. Ama şu anki öngörümüz, bu yaptığımız çalışmaların en azından bir muhataplık oluşturmak, kovuşturma ve soruşturma sürecinde bir sonuç almayı sağlamak. Buradaki en temel sorun; mevcut hukuk sistematiği, hukuk anlayışı, bütün dünyada sadece Türkiye’de değil, sonuç almayı zorlaştırıyor ve sonuç alsanız da hukuken iyileşmeye imkan vermiyor. Bizim amacımız, mahkemeye de gitmeksizin insanların rahatsız oldukları bu içeriklerden, bu paylaşımların ortadan kaldırılarak bütün yükü de yargıya bindirmeden, bu sosyal ağ sağlayıcılara yaptıkları işle doğru orantılı olarak bir sorumluluk vermek istiyoruz. Mali anlamda bu kadar karlı oldukları bir süreç içerisindeler ama hiçbir sorumluluk almıyorlar. Bunu da kabul etmek mümkün değil.”
Sosyal medya teklifinin “ifade özgürlüğünü kısıtlayacağına” ilişkin eleştiriler konusunda değerlendirmesi sorulan Zengin, “Bizim en büyük hassasiyetimiz, özgürlüklerle bu yaptırımlar arasında bir denge kurabilmek. Bugün Türkiye’de pek çok kanun düzenlemesi var. Hukuk Fakültesinde öğrendiğimiz şey; hukuk dediğimiz şey, aslında, her şey yolunda giderken ihtiyacınız olmayan bir şeydir. Hava gibidir. Havayı alırsınız, her şey yolundaysa farketmezsiniz nefes aldığınızın ama başınıza bir şey geldiğinde hukuk sizi koruyan bir şeydir. Eğer hukuk azsa, nefes alamazsınız.” diye konuştu.
Bu sosyal medya düzeni içerisinde insanların zaman zaman nefes alamadığını belirten Zengin, “Muhatap bulamıyorlar. Biz, hukuken sorun yaşayan insanların gidebileceği bir sistematik kurmaya çalışıyoruz. Eğer her şey yolunda gidiyorsa insanlar kendini suç işlemeden, hakaret etmeden, kişilik haklarına zarar vermeden, terör örgütlerine destek vermeden istedikleri her şeyi söyleyebilirler, yazabilirler, görüntülerini paylaşabilirler. İş, suça, hakarete evrildiğinde, bireysel haklara, özgürlüklere, sınırlara dokunduğunda işte o zaman bizim ihtiyacımız olan bir mevzuat yapmaya gayret ettik. Böyle bakıldığında özgürlüklerle, hakların, hukukun, bireysel hukukun korunması adına bir denge kurduğumuzu düşünüyorum. Zor bir terazi, zor bir denge. Biz, bunu hassasiyetle tartmaya gayret ettik. Ümit ediyoruz netice de böyle olacaktır.” ifadelerini kullandı.