Pazartesi, Aralık 23, 2024
Ana SayfaBilimCorona nedir.

Corona nedir.

Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) uluslararası halk sağlığı acil durumu ilan etmesine neden olan ve hâlihazırda devam eden, başladığı günlerde 2019-nCoV, daha sonra WHO’nun resmi kararıyla Covid-19 olarak adlandırılan salgın, 2019’un Aralık ayı- nın son günlerinden beri dünyanın gündemindedir. Salgına neden olan coronavirüs başlangıçta kulağımıza tanıdık gelmemiş olsa da aslında pek çok kişinin bu virüsün daha hafif türleri ile daha önce karşılaşmış olması muhtemeldir. Çünkü bu virüsün dört suşu yaygın soğuk algınlığı vakalarının yaklaşık beşte birinin sorumlusudur. Co- ronavirüsler hem insanlarda hem hayvanlarda bulunabilen büyük bir virüs ailesinin bir parçasıdır. Bazıları insanları enfekte edebiliyor ve yaygın olarak basit bir soğuk algınlığına ya da MERS (Orta doğu solunum sendromu) ve SARS (Ciddi akut solunum sendromu) gibi çok ciddi hastalıklara neden olabiliyor.

Coronavirüsün alfacoronavirüs, betacoronavirüs, gamacoronavirüs ve deltacoronavi- rüs olmak üzere dört farklı cinsi var. Alfa ve beta coronavirüs insanları enfekte edebi- lirken, gama ve delta coronavirüs sadece hayvanları enfekte edebiliyor. Yirmi yıldan kısa bir süre önceye kadar coronavirüs, insanlarda hafif derecede hastalığa neden olan bir virüs olarak değerlendirildiği için aslında araştırmaların çok da odak noktası ol- mamıştır. Ta ki Çin’deki SARS salgınının arkasındaki patojenin bir coronavirüs olarak belirlendiği 2003 yılına kadar. Ardından neredeyse 10 yıl sonra başka bir coronavirüs türü, MERS salgınıyla gene dünyanın gündemine oturdu ve şimdi gene başka bir coro- navirüs türü neden olduğu salgınla dünyanın kâbusu oldu.

Detaylı araştırmalar sonucunda, 2002 yılında Çin’de görülen SARS-CoV’ün misk kedi- sinden, 2012 yılında Suudi Arabistan’da görülen MERS-CoV’ün ise çöl devesinden in- sana geçmesiyle salgınların ortaya çıktığı bulunmuş. Aralık ayından beri gündemimiz- de olan yeni coronavirüs ise daha önce insanda rastlanmayan bir tür. SARS’a neden olan coronavirüs ile aynı virüs ailesine ait olsalar da aynı tür değiller. Coronavirüsler hayvanlardan insanlara geçebilen bir virüs türü olduğu için zoonotik, neden oldukları hastalıklar da zoonotik hastalıklar olarak adlandırılıyor. İnsanların bağışıklık sistemi daha önce bu virüs ve bakterilerle karşılaşmadığı, dolayısıyla da vücutta daha önce bu patojenlere karşı bağışıklık gelişmediği için zoonotik hastalıklar ölümcül olabiliyor.

O bir RNA Virüsü: Coronavirüsler zarflı ve tek iplikli RNA virüsleridir, yani genetik materyalleri bir RNA ipliğinden oluşur ve her viral partikül bir protein zarfına sarılıdır. Bütün virüsler konakçılarını enfekte ederken temelde aynı yolu izler. Bir hücreyi istila eden virüs, o hücrenin bazı bileşenlerini kullanarak kendisini kopyalar, daha sonra da kopyaları diğer hücreleri enfekte eder. Ancak RNA virüslerinin farklı bir özelliği var- dır. Bu virüsler, RNA replikasyonu sürecinde, tipik olarak hücrelerin DNA kopyalarken kullandığı hata düzeltme mekanizmalarına sahip olmadıkları için replikasyon sırasın- da ortaya çıkan hataları düzeltemezler. Bununla birlikte, coronavirüsler RNA virüsleri içerisinde 30.000 bazla en uzun genoma sahip virüs grubudur. Replikasyon sırasında hata düzeltme yeteneğinden mahrum olan bu patojenlerin kopyaladıkları baz miktarı

Coronavirüsler, enfekte kişiler nefes alıp verdiklerinde, öksürdüklerinde veya hapşırdıklarında dışarı attıkları damlacıklar yoluyla insandan insana bulaşabilir. Tipik bir cerrahi maske bu damlacıklarda bulunan viral partiküllerin geçişini engelleyemez ancak
elleri yıkamak, sık dokunulan yüzeyleri ve nesneleri dezenfekte etmek ve yüze, göze
ve ağıza dokunmaktan kaçınmak gibi basit önlemler enfeksiyon riskini büyük ölçüde
azaltabilir. Hafif soğuk algınlığına neden olan coronavirüsler öncelikle üst solunum yolunu (burun ve boğaz) enfekte ederken, daha ciddi hastalıklara neden olan coronavirüsler alt solunum yolunu (akciğerler) enfekte ederek zatürreye neden olurlar. SARS
virüsü hücrede ACE2 (anjiyotensin dönüştürücü enzim-2) adı verilen almaca, MERS
virüsü ise DPP4 (dipeptidil peptidaz-4) adı verilen almaca bağlanır. Her iki almaç da
başta akciğer hücreleri olmak üzere vücudun farklı yerlerindeki hücrelerde bulunur.
Aktüel
42 e-GIDA-GOSTRONOMİ Dergisi
Yapılan analizler Covid-19’a neden olan coronavirüsün de SARS gibi hücrelerin ACE2
almacına bağlandığını gösterdi. Diğer yandan aynı almaca bağlanan örneğin NL63 adı
verilen bir insan coronavirüsü sadece üst solunum yolu enfeksiyonuna neden olurken, SARS ve Covid-19 coronavirüsleri alt solunum yollarını enfekte ediyor. İlginç olan
başka bir nokta ise ACE2 almacının kalp hücrelerinde de yoğun olarak bulunmasına
rağmen coronavirüsün kalp hücrelerini enfekte etmemesi. Güney Afrika’daki Western
Cape Üniversitesinden moleküler biyolog Burtram Fielding, virüsün hücrelere bağlanmasında başka almaçların da rol oynadığından şüphelendiğini söylüyor.
Coronavirüslerin bir başka önemli özelliği, yardımcı proteinleri sayesinde konağın
doğuştan gelen bağışıklık tepkisinden kaçabilmesidir. Bağışıklık hücreleri vücutta bir
patojen tespit ettiğinde, patojenin çoğalmasını önleyen, patojenin protein sentezini
durduran ve patojenin ölümünü tetikleyen interferon isimli proteinlerin salınmasıyla
bağışıklık yanıtı başlar. Ancak bağışıklık sisteminin yanıtı ve tüm bu süreç, konakçı
yani virüsün enfekte ettiği kişi için zararlı da olabilir. Çünkü bağışıklık yanıtı bazen
vücudun sağlıklı hücrelerine karşı olup otoimmün hastalıklara yol açabiliyor. Bu, biraz
da virüsün ne kadar virülan olduğu, yani virüsün ne kadar yıkıcı bir bağışıklık tepkisine yol açtığıyla da ilgili olabilir. Dolayısıyla, bağışıklık sisteminin tepkisi vücudu
korumak yerine vücuda zarar da verebilir. Bu yüzden bir virüs salgınında kişinin diğer
sağlık sorunları da önem kazanır.

Soğuk algınlığı hastalıkları için diğer tedavi seçenekleri ise daha az. Bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde kullanılan antibiyotikler, viral enfeksiyonların neden olduğu
soğuk algınlığı, nezle ve grip için etkili değildir. Aslında soğuk algınlığı ve gribe neden
olan virüsler hakkında bilmemiz gereken her şeyi bilmiyoruz. Yaygın olarak karşılaştığımız virüslerin yanı sıra solunum yoluyla geçen sinsitiyal virüsü, parainfluenza virüsü, adenovirüs, enterovirüs ve metapnömoni virüsü gibi başka virüsler de soğuk
algınlığına neden olabiliyor. Dahası soğuk algınlığına yol açan diğer virüslerin de yaklaşık %20-30 kadarı belirlenemiyor.
Yaz mevsimi yaklaştığında ve hava sıcaklığı arttığında salgın etkisini kaybedecek mi?: Oxford Üniversitesinden küresel sağlık araştırmaları profesörü Trudie Lang
hem kendisinin hem de uzman virolog arkadaşlarının bu sorunun cevabını tam olarak
bilmediklerini ve havanın ısınmasıyla bu virüsün ortadan kalkacağını söyleyenlerin
gereksiz bir genelleme yaptıklarını düşündüklerini söylüyor. Virüsün insan vücudu dışında herhangi bir yüzeyde 4 güne kadar canlı kalabildiğini söyleyen uzmanların yanı
sıra İngiltere’deki East Anglia Üniversitesinden Paul Hunter’ın da dâhil olduğu bazı
araştırmacılar, bu yeni coronavirüsün daha sıcak ortamlarda fazla uzun yaşayamayacağını söylüyor. Konuyla ilgili başka senaryolar da var. Bunlardan biri coronavirüsün
yaz mevsiminde yok olacağı ancak kış geldiğinde tekrar aktive olup belirli bölgelerde
yayılabileceği şeklindedir. 2003 yılındaki SARS salgınında küresel çözüm çalışmalarına önderlik eden Londra Hijyen ve Tropikal Tıp Araştırmaları Merkezinden David
Heymann, MERS coronavirüsün Suudi Arabistan’da çok sıcak olan Ağustos ayı içinde
yayıldığına dikkat çekiyor. Gene aynı merkezden John Edmunds grip gibi hastalıkların
yaz mevsiminde daha az yayılmasının bir nedenini insanların kapalı mekânlarda daha
az zaman geçirmesine ve özellikle okulların kapanmış olmasına bağlıyor.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
RELATED ARTICLES
- Advertisment -

Son Güncel Haberler

Yorumlar