Dünya tarihi boyunca bir çok hastalık trajedi yaşadık.Bilim ve doğa bilgimizi geliştirerek bu hastalıklara çare bulmaya çalıştık.
Tarihin en büyük hastalığı ise insanlık var olduğu sürece olacak.bu hastalık tarih boyunca bir çok ad ile anılmış olsa da en çok ırkçılık adı ile anıldı.
ırkçılık bireyin olmasa da toplumun bir hastalığıdır. Genelde bir bölüm insanın güç ile birleşerek başka bir insan topluluğuna üstün olma çabası olarak algılanır.
2. Dünya savaşında Almanların saf ırk deneyleri veya Roma’nın Afrika kıt asın da yaptığı kıyımlar örnek olarak gösterilebilir.
Genelde insanların bir kültüre adapte olup kendi hizmetlerinde köle olarak kullanarak bir tür insanı başka bir tür insana hizmet veya işkence ile terbiye etmeye çalışmasıdır ırkçılıktır.
bu tanım tek başına yetersiz kalabilir. örnek olarak toplumda bir hırsızın sürekli hırsız olarak kalacak inancıda; hırsızı toplumdan ayırır.kötü alışkanlığı veya ahlaki duvarları ile toplumdan dışlanan insan hatasına devam edebilir.
buna da adalet anlayışımızla çare bulmak istedik ve hapis sistemini geliştirdik.Bir süre özgürlüğünden ayrı kalan kişiler kendini sorgulayıp bir daha suçu işlemeyip hayatına devam ederse topluma adapte olup toplumun refahına katkı sağlayabilir.
Tarih de farklı çözümler getirenler de olmuştur. Mesela dinler topluma ahlak kuralları getirip topluma hizada tutmaya çalışmıştır. Yeterli başarı sağlanıp sağlanmadığı hala tartışmalı olsa da adalet sistemlerin ve dinlerin çözümleri toplumları bir arada tutmayı başarmıştır.
tek sorun sistemlerde değil insanın kendisindedir. insanın kendi ve çevresinde olan kavgası hiç bir zaman bitmeyecek içindeki yakıp yıkma ateşi kolay kolay sönmeyecektir.
bireysel eğitimler ile kişileri yüksek ahlak seviyesine çıkarsak dahi insanlar hep bir eksiklik hissedecek bir sorun olmaya devam edecektir.
yapmamız gereken sadece iyiler olarak toplu hareket edip toplumdaki düşük ahlak seviyesindeki bireyleri daha iyi bireyler haline getirmeye çalışıp değer yargılarımızı toplumsal olarak yükseltmektir.
Bilgi çağı dediğimiz bu yüzyılda bilgiye ulaşmak çok kolay ama uygulama aşamasında eksiklerimiz vardır.bunun en çarpıcı örneği sosyal medyada güzel bir ahlak sözünü görüp o sözü hayatımıza hiç sokmamaktır.İnsanlar bizi o sözü paylaştığımız için hayatımızda yer verdiğimizi düşünecek ama o söz hayatımızda hiç bir değişiklik sağlamayacaktır.
Gelelim günümüzde yaşanan bir kaç olaya.
Amerika da yaşanmış suçlu olduğu iddia edilen George Floyd’un boynuna baskı uygulayarak ölmesine göz yumulmuştur.
Ölüm haberi kısa sürede yankılan Floyd’un Amerika da gösterilere dönüşmüş yer yer yağma yer yer şiddet olaylarına dönmüştür.
Amerika da yaşanan ırkçı olayları toplarsak.
Bronx’ta yaşayan 51 yaşındaki Steven Merete, evinin merdivenlerinde arkadaşlarıyla oturmuş sohbet ederken kapısının önünde polisleri gördüğünde neyi yanlış yaptığını bilmiyordu. Merete önce yere atıldı, göğsüne yumruklar yedi, elleri kelepçelendi ve nezarete atıldı. Suçunun sosyal mesafeye uymaması olduğu söylenmişti.
Brownsville’de yaşayan başka bir siyah genç, yolda sakin sakin bir başına yürürken, polis tarafından durduruldu, önce boğazı sıkıldı, sonra yine yüzüstü yere yatırıldı ve gözaltına alındı. O da Covid-19 polislik önlemleri arasında halk sağlığını tehdit eden birisi olarak kayıtlara geçti.
Brooklyn Bedford-Stuyvesan’ta 37 yaşındaki başka bir siyah kadın erkek arkadaşıyla yolda yürürken etrafları polisler tarafından sarıldı. Onların yakınında bulunan herkese gözyaşartıcı sprey sıkıldı ve kadın ve sevgilisi durduk yere gözaltına alındı. Suçları aynıydı.
Atlantic Avenue tren istasyonunda beş yaşındaki oğluyla metro bekleyen Kaleemah Rozier de oğlunun yanında polis şiddetine maruz kalan isimlerden biri olarak kayıtlara geçti.
Bu isimlerden başka yüzlerce isim, aynı şiddete maruz kaldı, kimisi New York eyaletinin en azılı suçlularını barındıran Rikers Island’daki hapishaneye gönderildi. Günlerce kalabalık bir gözetim odasında maskesiz, el dezenfektanı veya sabun verilmeden tutuldular.
Bir çok şekle bürünse de ırkçılık hayatımızda olacak sokak da sokak hayvanlarında ormanlarımızdaki yaban hayatını katletmek dünyayı yok edecek tüketme arzumuzda bir ırkçılıktır.
İçimizde doymak bilmeyen bitmek bilmeyen bu canavarla savaşta herkese başarılar dilerim.